Modern kültür gibi popüler çocuk kültürü de çocuğu tüketim nesnesi durumuna indirgemekte, çocukluğu araçsallaştırması sonucu çocukların kendi kültürlerini inşa etmelerini de sınırlandırmaktadır. Geç modern dönem kitle kültürü ise medya aracılığıyla güncellenerek yoğunluğunu koruyabilmektedir. Geleneksel çocuk kültürü yerine neredeyse beş yılda bir yenilenen popüler çocuk kültürü ikame edilmektedir. Popüler çocuk kültürü ise somut olmayan çocuk kültürü birikimini etkilemekte ve dönüştürmektedir.

 

Modern çocukluk pradigması 18. yüzyılla başlayan seküler zihniyete dayalı Aydınlanma’nın 20. yüzyılda çocuk ve yetişkinin özel bir biyolojik kategori oluşturduğu öngörüsüne dayanmaktadır. “Orta sınıf çocukluk ideolojisinin bir ürünü olarak çocukluk düşüncesinin düşünsel kökenleri, bazı filozof (Locke, Rousseau, vd.) ve akımları (Aydınlanma düşüncesi, Rasyonalizm, Romantizm, Pozitivizm vd.) içermektedir.” (İnal, 2007-18-19) Çocuk modernleşmesi  paradigmasının çocukların yetişkinlerden ayrı bir kategori oluşturduğu ve yetişkinliğe hazırlandığı anlayışı ile yaygınlaşma eğilimi göstermiştir.  Modern çocukluk anlayışı ve düşüncesinin “üç önermeye” dayandığı söylenebilir.” Modern çocukluk düşüncesi, iyimser bir görüş içermektedir. Modern çocukluk düşüncesinin ussal bir bakış açısıyla kurulduğu ve sürdürüldüğüne ilişkin bir inanç beslenmektedir. Modern çocukluk düşüncesinin demokratik ilke ve değerler üzerinde yükseldiği düşünülmektedir.” (İnal, 2007:18)

 

Çocuk ve çocukluk kültürel ve toplumsal bir temele dayanır. Çocuğun aile ve toplum içindeki yeri ve değeri geleneksel ve modernleşme süreçlerinde farklılıklar içerir. Modernleşmeye göre, çocuğun ekonomik değer olarak algılandığı anlayışın çocuğun özneleşme anlayışına evrilmesi sonucu çocuk “hak” sahibi bir birey-özne konumuna ulaşmış oldu.

 

Çocukluğun ortak yönü toplumsal ve kültürel bir sürecin sonunda kendini yenileyebilmesidir. Çocukla yetişkinin farklı gelişim dönemleri yaşadığı modern zamanlarda da merkez kavram “değişen çocuk”tur. Çocukluk, bir sosyal dönem olarak kalsa da değişmekte, buna karşılık gelişen ve evrilen bir çocukluk mekânı hep var olagelmektedir. Allison James, “çocukların yetkin sosyal aktörler” olduklarını savunur: “…bütün çocuklar ergeç büyürler, değişirler ve yetişkin olurlar. Yani, bütün çocuklar çocukluğu terk ederler. Ama yine de “çocukluk” sosyal bir mekân olarak hep var kalsa da, çocukluk geçici olarak konumlandırılmış olduğu için, “çocukluk”un doğası da değişir ve yetişkinlerin yanı sıra çocukların eylemleri yoluyla da “çocukluk” değişir.” (James, 2001:33) Yeni çocukluk, geleneksel kültürden hızla uzaklaşırken, yeni çocukluğun sosyolojisi de oluşmaktadır.