Çocukluğun gelişim süreçleri dikkate alındığında dört farklı çocukluk anlayışının kesişmesi yeni çocukluk sosyolojisinin boyutlarını ortaya koyması bakımından önemlidir. Bugünkü dünyada dört ayrı çocuk kavramlaşmasından söz edilebilir: Çocuklar kendi temsiliyetlerinin özneleridir ile çocukluk doğal bir fenomendir kesişimi romantik akım bağlamında otantik (yerel) çocukluğu; çocukluk doğal bir fenomendir ve çocuklar kontrollü şartlar altında çalışması gereken öznelerdir kesişiminden pozitivist paradigmanın ürünü olan gelişen çocuk; çocuklar kontrollü şartlar altında çalışması gereken öznelerdir ile çocukluk politik-kültürel bir yapıdır kesişiminden sosyalleşme teorisi bağlamında şartlı çocuk; çocukluk politik-kültürel bir yapıdır ve çocuklar kendi temsiliyetlerinin özneleridir kesişiminden ise yeni çocukluk paradigması ile politik ve hatta sosyolojik çocukluk kavramına ulaşılmıştır. ( Eraslan, 2015, 25)

Çocukluk sosyolojisi araştırmaları da çocuk ve çocuklukla ilgili farklı önermeler geliştirmiştir. 1990 sonrası Alan Prout, Allison James ve 1998’den itibaren Chris Jennks ile sürdürdükleri çalışmaları üç önermeye dönüştürmüşlerdir: “Birincisi, çocukluğun sosyal bir yapı olarak algılanmasıdır. İkinci önerme, çocukluğunda sınıf-toplumsal cinsiyet-etnik köken üçgeni gibi sosyal analizin bir değişkeni olduğu ve diğer değişkenlerle birlikte düşünülmesi gerektiğidir. Üçüncü önerme ise çocukların, kendilerinin ve etrafındakilerin hayatlarını tayin etmede aktif olduğunun kabul edilmesidir.” (Heywood, 2003:10-11)

1970 sonrası dünyada sözü edilen yeni çocukluk paradigmasının sosyal bilimlerdeki adlandırması “yeni çocukluk sosyolojisi”dir. “… yeni çocukluk sosyolojisinin temel ilkesi çocukluğun sosyal bir inşa olduğudur. (Woodheas, 2009; Wyness, 2012). “Yeni çocukluk sosyolojisi” “çocuk merkezlidir ve çocukların eylemliliğini, haklarını ve refahlarını gözeten (Woodhead, 2009) bir alandır.” (aktaran Demir Gürdal, 2015:50) bu bağlam içinde “yeni çocukluk” gibi “yeni çocukluk sosyolojisi” de bir çocukluk söylemidir. “Zira yeni çocukluk sosyolojisinin en önemli katkılarından biri çocukluk kavramının sosyal, tarihsel ve kültürel bir inşa olduğunu ve modern çocukluğun ileri sürdüğü evrensel ve tek biçimli bir çocukluk olduğu anlayışını kıracak biçimde çoklu bir içeriğe bir başka deyişle farklı çocukluklar olduğunu göstermesidir. Gerçekten de “çocukluk sosyal ve kültürel bir inşadır.” (Prout, 2005; James ve Prout, 1997; James, 2004; Hill ve Tisdall, 2014); “ortaya çıktığı toplumun tarihini, kültürünü, değerlerini ve güç yapısını yansıtan sosyal bir inşadır” (King, 2004). Bu yönüyle de aslında tam bir “söylem”dir. “Kesinlikle toplumsal olarak düzenlenen” söylem (Cuff vd. 2013) çocukların kim ve nasıl olmaları gerektiğini belirleme gücüne sahip politik, ekonomik, sosyal ve toplumsal bir yapı, bir sosyal kurum, kültürel bir temsil (Woodheas, 2009) olarak belirir.” (Demir Gürdal, 2015, 50) Yeni “çocuk söylemi” ve yeni çocukluk sosyolojisi”, çocuğun özne oluşu üzerine dayandırdığı öngörüsü ile çocuk ve çocukluğu anlamaya ve kavramlaştırılmasına yönelik yeni bir açılıma gidilmesi gerektiğini önermesi bakımından çocuk araştırmalarına da yeni bir boyut kazandırmıştır.

“Yeni çocukluk sosyolojisi” paradigmasında çocuk, bir yanda “sosyal bir özne” olarak öngörüldüğü gibi “kuşaklararası bir düzen” (Bühler, 2010) olarak da kabul edilir. Çocukluk sosyologları Prout (2015) ve James (2015)’e göre bu yeni çocukluk sosyolojisi paradigmasının temel özellikleri şöyledir: “Çocukluk dönemi sosyal bir inşadır… Çocukluk bir sosyal analiz değişkenidir. Çocukların sosyal ilişkileri de kültürleri, yetişkinlerin endişeleri ve bakış açılarından bağımsız olarak kendi doğal düzenleri içerisinde bir araştırmaya değerdir. Etnometodoloji, çocukların sosyolojik verilerin üretimine direkt katılımına ve söz hakkına, deneysel ya da anket şeklindeki araştırmalardan daha fazla olanak tanır. Çocukluk, sosyal bilimlerin ikili hermeneutiği ile ilişkili bir fenomendir. Bu, çocukluk sosyolojisinde yeni bir paradigmayı bildirmektedir ve aynı zamanda çocukluğun yeniden inşa sürecine bir karşılık vermektedir.” (aktaran Eraslan, 2015:23-24)

Teknoloji ve medyanın, geleneksel çocuk kültürü ile çocukların arasını açan belirleyici kurumlar olduğu kabul edilmektedir. Geleneksel, modern ve postmodern çocukluğa dayalı toplumsal çocuk algısının ve ‘çocuk gerçekliği’nin sürekli farklılaşmasında bu iki yapının ağırlıklı rolü vardır.  Çocuğun sosyal ve bilişsel gelişiminde başat belirleyici kültürken, kültürün yerine teknoloji ve medyanın ikame edilmesi de modernleşmenin sonuçlarından biridir.

 

Modern çocukluğu belirleyen kurum da modern ailedir. Modern aile de modern çocukluğun kültürel tasarımı olduğu kadar aynı zamanda toplumsal bir kurgudur. Çocukluk anlayışlarının değişmesinde bugün de belirleyici olan kurum aileden sonra, okuldur. Okul, geleneksel kültürden modern çocuk kültürüne geçişin merkez üssü işlevini yerine getirmeyi sürdürmektedir. Yeni çocuk kültürü sosyal ve toplumsal yönden olduğu kadar eğitim kurumları ve medya yeni çocukluğu kuşatmış durumdadır. Yetişkinlikten uzaklaşan çocuklukla birlikte geleneksel çocuk anlayışındaki kırılmalar yeni çocukluğun kültürünü de dış etkilere açık hâle getirmiştir. Bu etkilemenin odağı ise medya ve modern kültürünün en renkli kompartımanı olan popüler çocuk kültürüdür.

  • ··

Türkiye’de çocuk ve kültür odaklı sosyolojik araştırmalar çok az yapılmaktadır. Bu nedenle “çocuğun iyilik hâli” bağlamında kültürel göstergelerden de yoksunuz. Çocuğu tanımak ve anlamak, onu, kendi kültürel ortamı içinde incelemekle mümkün olabilir. Temel sorunlardan biri de çocuğun kültürel gelişim boyutunun dikkate alınmamasıdır. Çocuklar arasında benzerliklerden çok farklılıkların olması, geleneksel ailenin modern aileye, modern ailenin postmodern aileye dönüşmesi nedeniyledir. Bunun temel nedeni ise çocuk yetiştirmeye yönelik eğitim anlayışı felsefesinin modernleşmeye paralel olarak sürekli değişmesidir. Buna karşın “sosyo-kültürel estetik eğitimi” konusunda aile ve eğitimciler yanında, eğitimcilerin eğitimine de sıra gelmemiştir.

Kaynakça

Demir Gürdal, A. (2015) Çocuklar, Çocukluk ve Sosyoloji. Farklı Perspektiflerden Çocukluk ve Sosyoloji (Haz. L. Eraslan). Ankara: Vize Yayınları.

 

Elkind, D. (2001) “Değişen Dünyada Çocuk Yetiştirme ve Eğitim” (Çev. E. Gül Kalıpçı).

 

Dünya’da ve Türkiye’de Değişen Çocukluk III. Ulusal Çocuk Kültürü Kongresi Bildirileri. (Haz. B. Onur). Ankara: Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları.

 

Eraslan, L. (2015) Farklı Perspektiflerden Çocukluk ve Sosyolojisi. Ankara: Vize Yayınları

 

Heywood, C. (2003) Baba Bana Top At!/ Batı’da Çocukluğun Tarihi. (Çev. E. Hoşsucu). İstanbul: Kitap Yayınevi.

 

İnal, K. (2007) Modernizm ve Çocuk-Geleneksel, Modern ve Postmodern Çocukluk İmgeleri. Ankara: Sobil Yayıncılık.

 

James, A. (2001) “Yeni” Çocukluk Sosyolojisinde Sorunlar, Yaklaşımlar ve Pratikler. (Çev.

 

  1. G. Kalıpçı). Dünyada ve Türkiye’de Değişen Çocukluk III. Ulusal Çocuk Kültürü Kongresi bildirileri. (Haz. B. Onur). Ankara: Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları.

 

Kaminski, W. (2009) Çocuk ve Gençlik Edebiyatına Giriş. (Çev. Y. Baş). Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları.

 

Matthews, G. B. (2000) Çocukluk Felsefesi. (Çev. E. Çakmak). İstanbul: Gendaş Kültür Yayınları.

 

Onur, B. (2001) Dünyada ve Türkiye’de Değişen Çocukluk III. Ulusal Çocuk Kültürü Kongresi Bildirileri. (Haz. B. Onur). Ankara: Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırmaları ve Uygulama Merkezi Yayınları.

 

Postman, N. Çocukluğun Yokoluşu. (Çev. K. İnal). Ankara: İmge Kitabevi.